Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de sosyal güvenlik sistemi, nüfus, finansman, kurumsal ve idari yönden çok ciddi ve karmaşık sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu sorunlara giderek artan sağlıkharcamaları da eklenince, sosyal güvenlik sisteminin finansman açıkları, ülkemizin kalkınma sürecinde karşılaştığı en önemli sorunlardan biri haline gelmektedir. Bu süreçte Türk sosyal politikaların uygulamada karşılaştığı sorunların kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı, temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemeye başlamış ve sosyal güvenlik sistemi, Türk ekonomisinde istikrarsızlık yaratan unsurlardan biri haline gelmiş, sosyal güvenlik sisteminin geleceği ve sürdürülebilirliği riski giderek güçlenmiştir.

Sürdürülebilir sosyoekonomik kalkınmanın temelini, sürdürülebilir sosyal politikalar yaklaşımı oluşturmaktadır. Devlet bütçesinden karşılanan yüksek sosyal güvenlik finansman açıkları, sosyal devleti, toplumsal barışı ve ülke ekonomisinin geleceğini tehdit etmektedir. Sosyal güvenlik; sürdürülebilir kalkınmanın dinamik gücü, üretim ve verimliliğin en etkin unsuru, insan sağlığının güvencesi, gelirin adil dağılımı için toplumsal barış ve adaleti sağlayacak bir araç ve gelecek endişesi duymayan bireylerin garantisi olması bakımından da demokratik rejimin sigortası olarak kabul edilmektedir. Bunun için; sosyal politikaların ve güvenlik sisteminin tüm nüfusu kapsayacak hale getirilmesi, emekli ve diğer hak sahiplerine ödenen aylıkların sisteme sunulan katkıyı temel alan adalet temelinde güçlendirilmesi, sistemin gelir ve giderleri arasında uygun bir dengenin tesis edilmesi ve bunun sürdürülebilirliğinin sağlanması, sistemin açık ve şeffaf hale getirilmesi, primlerin ödenebilir bir seviyede tutulması, sağlık hizmetlerine erişimin kolay ve nitelikli olması ve yoksullukla mücadele edebilmesi gerekmektedir. Bu süreçte kamu kurum ve kuruluşları kadar bireyler ve sivil toplum örgütlerine de büyük iş düşmekte, sosyal güvenlik kapsamındaki herkesin, sosyal güvenlik kuruluşlarının, devlete değil vatandaşlara ait olduğunun bilincine varmaları gerekmektedir.

Stratejik hedeflerimizden birii olan sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, bir çerçeve stratejidir. Bu strateji; sürdürülebilir sosyal politikalar hedefini de içermektedir. Amaç, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde, sosyal politikalar ve sivil toplum konusunda siyasi ve toplumsal bir tartışma başlatmak ve ulusal düzeyde gerekli tüm çerçeveleri oluşturmaktır. Modern sosyal politikalar uygulamalarını teknik ve yönetişim düzeyinde yüksek verimlilikle uygulamakla birlikte yeni bir strateji olarak; insan mutluluğunu temel alan, soyut projelere, sivil topluma yatırım yapan, maddi, manevi insan güvenliğini merkeze koyan ve bu temelde (tarihî referanslarından da ilham alarak) proaktif sivil kurumların inşasını hedefleyen/destekleyen bir vizyonun kurumsallaşmasına stratejik katkı sektör çalışmalarının misyonu olarak tanımlanmıştır.